Yaklaşan genel seçimler, küresel ekonomi üzerinde önemli bir belirsizlik yaratıyor. Kredi derecelendirme kuruluşlarının değerlendirmelerine göre, 2025 yılının başlarında küresel kredi koşulları nispeten istikrarlı olsa da, politikaların belirsizliği büyük bir risk unsuru oluşturuyor. Bu belirsizlik, yatırım kararlarını olumsuz etkileyerek ekonomik büyümeyi yavaşlatabilir. Enflasyon seviyeleri ve faiz oranları üzerinde de belirsizlik hakim. Hükümetlerin alacağı ekonomik politikalar, hem işletmelerin hem de tüketicilerin güvenini etkileyerek talebi ve dolayısıyla ekonomik büyümeyi etkileyecek. Ayrıca, seçim sürecinin getirdiği siyasi çekişmeler, ülkeler arası jeopolitik riskleri de artırabilir ve tarifeler gibi korumacı önlemlere yol açabilir. Bu durum, küresel ticaret akışlarını olumsuz etkileyerek büyümeyi daha da yavaşlatabilir.
Kamu Maliyesi Üzerindeki Baskılar
Ekonomik yavaşlama, hükümetlerin kamu maliyesi üzerindeki baskıyı artıracaktır. Seçimlerden kaynaklanan belirsizlik, devletlerin harcamalarını kontrol altına almasını zorlaştırarak, bütçe açıklarını genişletebilir. Bu durum, tahvil faiz oranlarını etkileyerek, hükümetlerin borçlanma maliyetlerini yükseltebilir. Daha yüksek borçlanma maliyetleri, hükümetlerin kamu hizmetlerine ayırabileceği kaynakları azaltabilir ve ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyebilir. Ayrıca, bütçe açıklarının artması, yatırımcı güvenini de olumsuz etkileyerek kredi piyasalarında dalgalanmalara yol açabilir.
Küresel Riskler ve Gelecek
Küresel ekonomideki belirsizlik sadece seçimlere bağlı kalmayıp, birçok faktörün birleşimiyle ortaya çıkıyor. Jeopolitik risklerin artması, enflasyonist baskılar ve artan enerji fiyatları gibi faktörler, ekonomik görünümü daha da karmaşıklaştırıyor. Bu riskler, hükümetlerin daha önleyici ve istikrarlı politikalar izlemesini zorunlu kılıyor. Ancak, seçim öncesi ve sonrası dönemde politikaların belirsizliği, bu tür önlemlerin uygulanmasını zorlaştırabilir. Sonuç olarak, gelecek yıl için küresel ekonomik büyüme tahminlerinde belirsizlik oldukça yüksek.